Özellikle 1800-1900 tarihleri arasında yapılan resimlerde, absinthe içen kadın-erkek figürü karşınıza sıkça çıkmış ve dikkatinizi çekmiştir.
Absinthe 19. yüzyılda pelin otundan yapılan, hafif şekerli, yüksek alkol oranı içeren, oldukça ucuz bir içkiydi. Ucuzluğu ve sağladığı halüsinasyon etkisi kısa zamanda yaygınlaşmasını ve çokça tüketilmesini sağladı. Zehir etkisi fark edilmemişken ve henüz yasaklanmamışken sanatçılar arasında çoktan popülerleşmişti bu açık yeşil iksir.
Absinthe’in resimlerde çokça kullanılmasını buna bağlıyordum: Sanatçı içkisi ve ressam kendi içtiğini resmediyor.
Bugün bu dümdüz düşünceyle resmi yorumlamanın ne kadar yanlış olduğunu öğrendim.
Edgar Degas, 1875’te ‘L’absinthe’ ı resmettiğinde, absinthe içen ve duygusuz bir ifadeyle ileriye bakan insan figürü şehir hayatının hüzün ve kasvetini ifade eden bir sembol oldu. Degas’ı, bu şehir ve yalnızlık resimleriyle nesildaşı Henri de Toulouse Lautrec takip etti.
Degas,L’absinthe |
Picasso, Absinthe Drinker |
Leonette Cappiello-Absinthe |
Leonette Cappiello-Absinthe Ducros Fils |
Edouard Manet-Absinthe Drinker |
Henüz absinthe içmemiş olarak, bende absinthe etkisi bırakan Oscar Wilde (sanırım bir bardak absinthe içtikten sonra) şöyle demiş:
“Bir bardak içtikten sonra nesneleri olmasını istediğiniz gibi görürsünüz. İkinciden sonra nesneleri olmadıkları gibi görürsünüz, ama üçüncüyü içtikten sonra nesneleri gerçekten oldukları gibi görürsünüz ki, en korkunç şeydir bu dünyada…”
(Bu yazı 2009 yılında yazılmış, yazarın gün içerisinde aynadan yansıyan bir “absinthe drinker” görmesiyle güncellenmiştir.)
2 Yorum
D!mple Rock
17 Şubat 2012 at 05:33İçme de zaten. Boğazım yırtılıyor sanmıştım ben ;s bir yudum ile.
burçak yıldırım
19 Şubat 2012 at 22:01Absinthe'i uzaktan sevmek aşkların en güzeli! 😛