Zamanla sinema sanayiinin kötüleştirdiği zombiler bana göre öyle kafası kopartılıp gebertilmesi gereken karakterlerin çok ötesinde birer kutarıcı. 68’de Romero nasıl çürüyen toplumun ürünü olarak bu düşüncesiz, kafasız zombileri yarattıysa, 2002’de Alex Garland ve Danny Boyle ikilisi tıpkı Marx’ın Hegel’in diyalektiğine yaptığı gibi teoriyi ayakları üzerine bastırıp zombilerin, salgının; işte bu yaşanılan köhne, çürük (zombiler gibi) toplumun kurtuluşuna giden yol olduğunu işaret ettiler. İnternette birkaç yazıda gözüme çarpan “ortalama bir film” eleştirilerine cevaben, tamamıyla benimsediğim bu teoriyi açıklamak mecburiyeti hissettim.
Bu konuşmalar insanlığın bitişi ile ilintilendirilmeli bence. Ne güzel ki bu konunun altı filmde boş bırakılmamış ve ikinci filmde dahi kapanışı bununla, ailenin ortadan kalkmasıyla yapıyoruz. Hatırlayın lütfen; daha filmin başında baba figürü insan olarak ölmüştü (anneyi bırakıp kaçışıyla), sonda evladın kurşunuyla zombi olarak da öldürülüyor. Virüslü baba, yani toplumun ve ailenin direği. Burada tekrar Jim’e döncek olursak Jim ve Selena’nın bireyler olarak çaresizliği, Hannah ve babasıyla karşılaşınca tekrar aile kavramına gömülüyor. Bu senaryonun aileye verdiği son şanstır. Ve ailemiz umuda, askerlerin, düzenin, kiliseden sonraki en büyük sığınak olan ordunun kurtuluşa çağrısına yöneliyor. Ordunun yerinde yeller esmesi ve bütün o kurtuluş vaatlerinin erkeklerin kadın ihtiyacından ibaret oluşu yanında ailenin babasının zombiye dönüştüğü an öldürülmesi de tuzu biberi. Bunlar saniye saniye önemli sahneler. Bir bakışı anlatıyorlar. Jim’in dünyanın geri kalanında insanlık hayata devam ediyor fikrinde direten bir eski rahip askerle öldürülmekten kaçmayı becermesi ve kışlaya kızları kurtarmaya dönüşüne gelmeden bir sahnede önemli şeyler oluyor, atlamamalı.
Uygarlığın son temsilcisi komutanımız Jim’e çifte itilmiş deneklerini gösteriyor. Hem siyah, hem zombi askerimiz Mailer “artık pişirmeyeceğim, tarım ve hayvancılık yapmayacağım, geleceğim yok” diyor. Tıpkı Jim’in yolda öldürdüğü velet zombinin “senden nefret ediyorum” demesi gibi. Aslında bunlar zombilerin Romero’daki gibi kafasız yaratıklardan ziyade isyankar asiler olarak yansıtıldığının birer işareti. İşte bu bize yeni yaşamı veriyor. Toplumlarımızın çürüdüğünü ve gelişmenin durduğunu. Zombiler artık yapageldiğimiz yaşamsal faaliyetlerin hiç birini yapmak istemiyor ve hiç kimseyi sevmiyorlar. Bu modern insanın karikatürüdür; ayrı, sanal bir yaratık değil. Bu bariz olarak yaşadığımız toplumdur. Ve Jim, Selena, Hannah üçlüsü bu toplumun temiz kalmış bireyleridir. Artık insanlık onlar üzerinden yenilenecek, tekrar kurulacak. Burada bu üçlü arasındaki sevgi, dayanışma ve işbirliğine vurgular ve kapanış. Hell’den hello’ya yüceltilen bir savaş!
Yapımcıların filmin sonuna müdahale ettiklerini de belirtmeliyiz. Orijinal son da mutlu son yokmuş. Her neyse, 28 hafta sonrayı öveceğimiz ve Ben Efsaneyim’i yerin dibine sokacağımız ikinci yazıda görüşmek üzere…
not: videodaki altyazi eksikliği için üzgünüm, çaresini bulur bulmaz değiştireceğim.