Sevgili Günlük-1

Bu günlerde çok yorgun ve bitkinim. Okul bitti, evi boşaltmak gerek diye dün gece evimin ve okulumun etrafına eşyalarımı sattığımı duyuran ilanlar astım. Satış için pek umudum yoktu açıkçası, beklerim birkaç gün diyordum ama hiç de beklediğim gibi olmadı. Sabahtan beri eve elli kişi filan geldi, eşyaları gördü ve birkaç saat içinde eşyaların yarısı satıldı! Hele bulaşık makinesi karaborsaya düşmüş sanırım, telefon hiç susmuyor; satıldığını duyanlar ise pişmanlık mırıltılarıyla telefonu kapıyor. (Öğrenciye bulaşık makinesi işine mi girsem acaba?)

Neyse efendim, mezun oluyoruz ya kızlarda bir telaş aman en giysem, sen ne giyeceksin pişti olmayalım filan. Ben de muhalifim ya, ne balosu ne saçma filan diyorum. Herkesi balo fikrinden vazgeçirdikten sonra, çat diye bir telefon geldi fakültemizin dekan yardımcısından, “baloda mezunları temsilen, örnek öğrenci olarak konuşma yapar mısın?” diye sordu zarif bir ses. O an dondum, o an bittim. Tabii büyük bir sevinçle kabul ettim ama, onca yaptığım anti propagandayı da bir güzel afiyetle yedim. Baloda tek başıma, tanımadığım kalabalıklara konuşmamı yaparken, aferin Burçak, ne güzel ikna etmişsin arkadaşlarını diye iç geçiriyordum.



Ben bu satırlarımı yazarken, bir çift gelip açılır kapanır masamı da satın aldı. Beyaz eşyalardan herhangi birini alana koltuklar bedava kampanyama rağmen kimse koltuklarımı istemiyor. Sanırım elimde patlayacaklar. Bir çare bulmalıyım.
Not: Akşam vakti yazıyı bir daha okuyunca, sabahki mayışıklığımın etkisini daha iyi gördüm. Ne kadar çok “filan” demişim! Sarhoşlar gibi yazmışım:) Bir de dekan yardımcısının söylediği örnek öğrenci sıfatını yazınca hakikaten çalışkan, örnek bir öğrenci sanmayın sakın tipik tembel, orta karar bir öğrenciyimdir yani. Arz ederim 🙂

16 Yorum