Reklamın Kötüsü – 2

Blogların ve iletişim sitelerinin vazgeçilmez konusu reklam türlerine- mecralarına göre top 10 sıralamaktır. En iyilerin sıralandığı, kötüden pek bahsedilmediği hatta kötüsünün olmadığına inanılan bir piyasa reklamcılık. İş, estektikse, yaratıcıysa ve hatta sanatsal yanları varsa kendiliğinden iyi reklam olurken, bunları barındırmasa da sağladığı rasyonel faydalardan dolayı da iyi reklam kategorisine giriveriyor.

İşleri dışarıdan okumak hakikaten zor. Hedef kitlesi gençlik olan Pepsi, reklamlarında orta-üst yaş gündüz kuşağı belinde ev hanımlarının sevgilisi Seda Sayan’ı oynatınca satışlar patlarken, karizma jön Kenan İmirzalıoğlu oynayınca satışlar yerlerde sürünüyorsa, ya da ne biliyim 118 18 diye göbek atarak şarkı söyleyen gay tipli bir adam Türk halkının sevgilisi olup hatları kilitliyorsa sosyoloji, psikoloji ve benzeri disiplinlerde eğitim almamışsan sana susmak düşüyor.
Tüm bu göreceli yapıdan dolayı reklam kıstasları iyi ve az iyi arasında gidip geliyor. Bize öğretilen “reklamın iyisi kötüsü olmaz” klişesi arasında beynimiz öyle uyuşmuş ki, reklamlarda ancak inek memesi gördüğümüzde tepki verebilecek kıvama geldik.

Şuan tüm kanallarda dönen ve beni çok rahatsız eden birkaç reklam var. İlk video Rexona’nın. Cazibeli bir kadına şık bir elbise gelir, o da elbisesini riske atmaz ve çekiciliğini kullanıp görevlinin üzerinde adi olan deodorantı dener. Kobay sandığı görevlinin üzerinde denediği deodorant lekesini görünce, görevliyi lekelenmiş iş kıyafetiyle postalar. Öyle ya milyonluk taşlı elbise nere, görevlinin 3 kuruşluk kıyafeti nere. Ha paspas bezinin üzerinde denemişsin ha kapı görevlisinin. Filmin sonunda pahalı elbisesiyle gururlu yürüyen kadın görülür ve film biter, görünmeyen tarafta ise büyük ihtimal lekeli kıyafetli görevli şefinden azar işitmektedir.

Bu film türünün ender örneklerinden. Yaratıcı bir zeka ırkçılık dolu argümanlarla heba edilmiş. Gel gel, kim olursan gene gel diyen (yersen!) Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Komisyonu sen de gelirsen Hindistan, Çin ve Brezilya’yı böyle hizaya getirip yok ederiz diyor. Üzerine sarı tulumu geçirmeye pek hevesli Türkiye’nin bu çemberin neresinde olduğunu merak ederek diğer videoya geçiyorum.

Dikkat çekmenin kısa ve basit yolu parayı bastırıp bir ünlüyü oynatmak. İyi olmuş hoş olmuş bir şey diyeceğimiz yok da dizi olsun film olsun reklam olsun bu kırmalar dökmeler, zenginlik tripleri nedir allasen? Benim olacak fıstık vurucam kırbacı efsanesinin postmodern yorumu değil de nedir bu zevk için parçalamalar?
Bu psikopat tavırlarla masa örtüsü çekmeler, vazo kırmaların devamı da gelecek buraya da yazıyorum.