Resim 1 Ottovio Leoni’nin Caravaggio Portresi
Michelangelo Merisi da Caravaggio, 1571 yılında İtalya’nın Milano kentinde doğdu. Daha sonra ailesi İtalya’da küçük bir kasaba olan ve ressama adını verecek olan Caravaggio’ya yerleşti. Tanınmış bir mimarın oğlu olan Caravaggio, sanata yatkın bir aileden geliyordu. 1584 yılına kadar kilisede eğitim gören Caravaggio, babasının bu tarihte ölümü üzerine ağabeyi tarafından, döneminin birçok sanatçısı gibi usta-çırak ilişkisi içinde yetiştirilmek üzere Milanolu ressam Simone Peterzano’nun yanına verilir. Bu tarihten sonra, kavgacı, sert, asi kişiliği ve olağanüstü yeteneğiyle kendini tamamen resme adayan Caravaggio, yetiştiği dönemin Barok üslubundan etkilendiyse de, kendine özgü bir biçim ve kompozisyon düzeni oluşturmuş, Barok Dönem denince akla ilk gelen isimlerden biri olmuştur. Caravaggio, yalnızca biçim, renk ve müthiş bir ustalıkla kullandığı ışık-gölge ile değil, figürleri betimleme biçimiyle de resim sanatına o güne kadar görülmemiş bir yenilik getiriyordu. Bundan sonraki kısmı onun resimleri ile birlikte inceleyelim.
Resim 2 Caravaggio – Kuşkucu Thomas
Bu tablo, Caravaggio’nun tipik üslubunu yansıtması bakımından oldukça dikkat çekidir. Hz. İsa’nın çarmıhtan sonra tekrar dirilmesine şüpheyle yaklaşan Aziz Thomas, “O’nu görüp yaralarına ellerimde dokunmadan inanmayacağım.” der. Bunun üzerine Hz. İsa “Yaklaştır… elini, koy böğrüme. Kuşkucu olma, inançlı ol!” (Yahya İncili, 20: 27) diye buyurur. Tablo, İncil’deki bu sahneyi betimlemektedir.
Caravaggio, bu tablosunda Barok Dönem’in en ayırıcı özelliği olan ışık-gölgeyi ustalıkla kullanıyor. Işık resme soldan, doğrudan figürleri aydınlatacak biçimde girmiş. Figürler, koyu gölgeler atılarak oluşturulmuş Chiaroscuro (açık-koyu) karşıtlığı ile birden koyu bir karanlıkta ön plana çıkıyorlar. Işık, artık tablonun bir parçası değil, tablo içinde faal bir öğedir adeta. Resme dinamizm verir, vücutları daha hacimli kılar ve resme neredeyse mistik bir hava kazandırır.
Resim 3 Caravaggio – İncil Yazarı Matta (İlk yapılan sürüm)
Resim 4 Caravaggio – İNCİL Yazarı Matta (Kilisenin isteği üzerine yeniden yapılan sürümü)
Caravaggio’nun resme getirdiği en temel yenilik ise bambaşka bir yerde yatar: Figürlerde. Caravaggio, resmettiği azizler; ele avuca gelmeyen, ruhani varlıklar değil, kanlı canlı, elle tutulur ve sıradan kişilerdir. Caravaggio’nun modellerini Roma sokaklarında bulduğunu herkes bilirdi. Tüm aziz figürlerini bu insanlardan; çalışan, yorulan, yaşlanan alelade kişiler olarak betimlerdi. O zamana kadar başlarında haleler, hiç yaşlanmayan olağanüstü bedenler, güzel giysilere bürünmüş havariler görmeye alışık inançlılar için böylesine “sıradan” figürler ve Hz. İsa betimlemesi elbette ki saygısızlık, hatta dinsizlikti. Caravaggio, azizleri, havarileri ve Hz. İsa’yı böylesine sıradan betimlediği için dine saygısızca küfretmekle bile nitelendirilmiştir. Örneğin, kilisenin siparişi üzerine yaptığı “İncil Yazarı Matta” adlı tabloda, (Resim 3) Aziz Matta’nın (Matthew) “çıplak ve kirli ayaklı, dağınık sakallı, uzun ve kirli tırnaklı ve halesiz” hali kilisedekileri öylesine şaşırtmıştır ki, tabloyu reddedip yenisini istemişlerdir. (Resim 4) Oysa Caravaggio, bu radikal gerçekçiliğiyle, Rönesans’ın ideal güzellik anlayışını ve Maniyerizm’in yapaylığını aşmayı hedefliyordu.
Resim 5 Caravaggio – Aziz Petrus’un Çarmıha Gerilişi
Resim 6 Caravaggio – Medusa
Caravaggio, yalnızca dinsel konularda değil, mitolojik öğeleri betimlediği tablolarında da kendine özgü radikal gerçekçi üslubunu kullanmış, figürler, olayın “en can alıcı” noktasında betimlemeyi başarmıştır. Yunan Mitolojisi’nin “Yılan saçlı taş bakışlı” gorgonu olan Medusa, efsaneye göre baktığı kişiyi taşa çevirmektedir. Zeus’un oğlu Perseus, kalkanını siper ederek Medusa’nın bakışlarını kendine yansıtır ve onu taşa çevirerek daha sonra da başını keser. Caravaggio, Medusa adlı tablosunda, (Resim 6) Medusa’nın yüz ifadesini tam da olayın en dramatik anında, bir “fotoğraf makinesi” gibi yakalamış gibidir. Tabloya bakan izleyici, Perseus’un yaşadığı dehşeti ve Medusa’nın kafasının kesilmesini an be an kendisi de yaşar. Sahnedeki ışık-gölge karşıtlığı dramatizasyonu arttırarak, resme daha gerçekçi bir hava verir, böylece ışık doğallaşır, yapaylık ortadan kalkar.
Resim 7 Caravaggio – Bacchus
Caravaggio, bir diğer mitolojik figürü olan Bacchus adlı tablosunda, Şarap Tanrısı Bacchus’u betimlemiştir. (Resim 7) Yunan Şarap Tanrısı Dionysos’a Roma Mitolojisi’nde Bacchus adı veriliyordu. Daha önce hiçbir ressam tarafından böyle efemine bir şekilde resmedilmeyen Bacchus tablosu da, Caravaggio’nun ne denli radikal bir gerçekçi olduğunu ortaya koyması bakımından ilginç. Tabloda ışık kaynağı yine belirsiz; fakat ışık tabloya sağ üst kısımdan, “bodrum penceresinden” giriyormuş izlenimi vermekte. Caravaggio’nun Bacchus’u oldukça dünyevi bir tanrıdır. Güçlü kuvvetli kasları olan kadınsı delikanlı, her an ayağa kalkıp ressamın ona giydirdiği antik elbiseleri üzerinden atacakmış gibidir. Kimi sanat tarihçilerine göre bu tablo, Caravaggio’ya atfedilen eşcinsellik için de bir kanıt gibidir.
(Bu yazı ‘budasanaticin’ icin sanat ve edebiyat tarihçisi Serdar AYGÜN tarafından hazırlanmış, tarafımdan Edward Scissorhand’ın makas elleri gibi hafif kırpılmıştır ne yazık ki. Daha uzun ve detaylı halini, dönem ödevim var abla yetiş diyen veletler dışında isteyenlere gönderebilirim. Serdar Aygün’e buradan teşekkürü bir borç biliriz efendim.)
4 Yorum
Adsız
28 Temmuz 2009 at 21:49Serdar Aygün rica eder. Güzel çalışmalarınızın devamını diler.
İrem Damla
6 Ağustos 2011 at 16:32Merhaba,
Serdar Aygün' e ulaşmaya çalışıyorum.
Size mail atamıyorum sanırım. Nasıl iletişime geçebilirim acaba?
Cok tesekkur ederim.
burçak yıldırım
6 Ağustos 2011 at 16:33[email protected]'dan haberleşelim.
Unknown
4 Kasım 2012 at 15:54[email protected] Daha uzun ve detaylı halini bana gönderirseniz çok mutlu olurum çok güzel bir yazı çok beğendim .