• Anasayfa
  • /
  • Uyuşturucu ve Yaratıcılık Üzerine

Uyuşturucu ve Yaratıcılık Üzerine

Extreme Ways by Moby on Grooveshark

Sanırım hepimizin uyuşturudan ölen ya da uyuşturuyla sürünen sevdiğimiz birileri vardır. En son Amy Winehouse vakasıyla da gündeme gelen, her ünlü ölümünde akla ölümün kendisinden önce gelen beklendik madde.
Aklıyla iddialaşan insanların, bununla hayatta kalan ve hayatını idame ettirmek zorunda olanların, devamını hep getirmek zorunda oldukları bir süreç yaratıcılık. Herkesin sahip olduğu bilgiyi soyut bir düzleme estetik olarak düzme yeteneği. Algı düzeyimizle beslenen bu süreç bazen ruhumuzdan ya da bilincimizden otomatik olarak akarken, bazen zaten orada olan şeyleri kerpetenle dahi sökemiyoruz.
Bu konuda her sanatçının kendine ait, ilham verdiğini düşündüğü bir yöntemi var: İnsanların kurtlara dönüştüğü vakitlerde yazmaya başlamak, içmek, uyuşturucu kullanmak..
Sanırım uyuşturucu ve yaratım süreciyle ilgili bizi en çok aydınlaatcak kişi Doors Of Perception’la Aldous Huxley’dir. İnsanın dünyada yaşanan her duyguyu algılama kapasitesine sahip olduğunu fakat hayatta kalma güdüsünden dolayı algılarını kısıtlamak zorunda kaldığını savunur: (Darwinci bir bakış açısıyla) bireyin hayatta kalması için beynin rasyonel kısmının bunu yapmak zorunda olduğunu da. Tüm bu kısıtlamalardan kurtulmak için kaktüs tohumundan elde edilen merelin adlı maddeyi birkaç gözlemci eşliğinde dener ve notlar alır. Beyne glikoz ulaşımını engelleyen bu madde, dünyaya ait tüm zırhları eritmiş ve Huxley’i dünya gerçekleriyle başbaşa bırakmıştır. Huxley, “Adem’in yaratıldığı sabah gördükleri”ni deneyimler ve bunları tek tek not alır.
The Doors’un da isim babalığını yapan bu kitap, Huxley’i anlayan ama yanlış anlayan Jim Morrison’ın baş ucu kitabı olmuştur. Huxley’in bilincin çıplak gerçeklerine ulaşma seansı merelini bir kez deneyimliyip notlar almak ve yaklaşık bir sene boyunca bu notlar üzerinde çalışmak üzerineyken, Jim Morrison ve çağdaşları uyuşturucuyu hayatlarının merkezine koymuşlardır. Morrison, Hendrix, Cobain, Janis Joplin gibi henüz 27’likler gerçeğe ve güzele ulaşmak üzere uzandıkları kapıları dünyaya doğru değil ölüme doğru açmışlardır.
Uyuşturucuya güzelleme olarak algılanan Doors Of  Perception zamanında da büyük yankı uyandırmış ve yayımı yasaklanmıştır. Demin de bahsettiğim anlamak ama yanlış anlamak fikri bana ait değil. Tüm bu sansasyonel olaylardan sonra Parisli bir gazeteci Huxley’le yaptığı röportajda soruyor:
Gazeteci: Do you see any relation between the creative process and the use of such drugs as lysergic acid? / Yaratıcı süreçle uyuşturucu kullanımı arasında bir ilişki görüyor musun?
Huxley: I don’t think there is any generalization one can make on this.
Bu konuda bir genelleme yapabileceğimizi sanmıyorum.
But i don’t think one can sit down and say, “i wan’t to write a magnificent poem, and so i’m going to take lysergic acid. I don’t think it’s by any means certain that you would get the result you wanted- you might get almost any result.
Fakat bir kişinin oturup da “mükemmel bir şiir yazmak istiyorum ve gidip uyuşturucu alayım diyeceğine inanmıyorum. Bununla istediği sonuçları alabileceğini de sanmıyorum.

Fikirlerin veya tasvirlerin merakımızı gidermeye yetmediği durumlar var. Ve bu merak bizi sonucu ne olursa olsun ‘görmek’ için harekete geçiriyor: Beşir Fuad’ın bileklerini kesmesi ve kendi kanıyla ölümün nasıl olduğunu okuyucusuna sunması insan merakının sınırlarını özetleyen en avangard örnek.
Bir diğeri ise Amerikalı sanatçı Bryan Lewis Saunders. Her gün farklı bir uyuşturucu deneyerek kendi portrelerini çizip, içindeki farklı sanatçıları ortaya çıkarmış. Ortaya çıkan işlerde ben birbirinden farklı sanatçılardan izler gördüm:  Andre Derain, Picasso, Shepard Fairey..
 Bir sanatçının kendi tarzını oturtması takriben 10 yıl alırken çeşit çeşit uyuşturucunun bunu dakikalar içinde yapabilmesi takdire şayan sayın seyirciler?! Buram buram şov koksa da çıkanları ben sevdim, siz de bir göz atın.
Marijuana:
Butane Honey Oil

Salvia Divinorum

 Cocaine

 Ambien

 Absinth

 Computer Duster

Klonopin

Bath Salts
Gazetelerde de yazan, bir adamın yüzünü yiyen yamyamın o eylemden önce bu maddeyi kullandığı söyleniyor. İnsanlıktan çıkarıcı da diyebiliriz.
Daha fazla Bryan Lewis Saunders kafası için şuraya bakabilirsiniz.

2 Yorum

  • oğuz yavuz

    8 Eylül 2012 at 19:29

    insan hep farkı ve farklı olanı görmek arzusunu barındırır içinde. dozu kaçan farklılıkların arasında gösterilebilecek davranışlardan biri de insanın beynini uyuşturma arzusu olsa gerek. hudutları aşmayı hayal eden insan bazen bunu beyninde yaşamakla başlatmak ister..uyuşturucu da buna uzanan yol olur..

  • oğuz yavuz

    21 Eylül 2012 at 18:54

    insan hep farkı ve farklı olanı görmek arzusunu barındırır içinde. dozu kaçan farklılıkların arasında gösterilebilecek davranışlardan biri de insanın beynini uyuşturma arzusu olsa gerek. hudutları aşmayı hayal eden insan bazen bunu beyninde yaşamakla başlatmak ister..uyuşturucu da buna uzanan yol olur..