• Anasayfa
  • /
  • Tüyap Kitap Fuarı ya da Aşk-ı Memnu Günleri

Tüyap Kitap Fuarı ya da Aşk-ı Memnu Günleri

Nerden başlasam, neyi anlatsam diye ekran başında, burada kalakaldım. Fuar on gün sürüyor, binlerce çeşit insan geliyor, herkesin kitaba bakış açısı farklı. Kimi taparcasına kucaklıyor yeni kitaplarını, kimi sadece bir meta olarak görüyor. Benim iki yıldır bulunduğum stand karma, tüm yayın evlerinden kitaplar var. Onca çeşitliliğe rağmen her gün şöyle diyaloglar yaşadım:

– Bu kitaplar kaça?
-Hepsi değişiyor.
-5 liralık var mı ?
-öhrrhrhjıerıojheoıjhur!!

Stand karma olduğu için, her yayın evinin en çok satan kitapları getirilmiş. Bunlar da genelde ‘aşk’ kitapları. Genç kızlar o kitaplara resmen çıldırıyor, hepsinin kapaklarında yakışıklı çocuklar güzel kızlar var. Tabii bir türlü karar veremiyorlar hangisini seçsinler, hemen soru geliyor.

-Yaa ben aşk kitabı istiyorum da, hangisini önersiniz ?
-Tamam aşk kitabı olsun, ama aşkın yanında tarih, felsefe, psikoloji ya da en azından vampir olsa?
-Hayıığrr yaa, sadece aşk olsun.

Vampir olsun en azından dedim ya, sebebi şu ‘Alacakaranlık’ serisi. Geçen sene de bu sene de inanılmaz sattı. Gene koli koli geldi, yetiştiremedik. Hatta bizde Alacakaranlık ayracı olduğunu duyanlar, sırf ayraç almak için ucuz kitaplar satın aldılar. Bu seri bu kadar popüler olunca, vampir kitapları sardı bütün standları. ‘Vampir Günlükleri’ ve ‘Gece Evi Serisi’ de Alacakaranlık serisinin peşinden geliyorlar.

Bizim stand orta büyüklükte, günlük ortalama ciromuz 4 bin tl. Yarısını Canan Tan satarak kazandık diyebilirim. Nasıl bir kadındır bu böyle yahu. Nasıl kitaplar yazıyor? Standın bir köşesini geçen sene de bu sene de bu kadına ayırdık. Her sabah kitaplarını kule hale getirip birkaç saat içinde eriyişini çıldırarak izledim. Kitap adlarından dolayı (Yüreğim Seni Çok Sevdi, Eroin Günlükleri, Aşkın Sanal Halleri, vs.) kitapları hiç ilgilmi çekmedi ama bir tanesini mutlaka okuyacağım.

Gelelimm başlıktaki ‘Aşk-ı Memnu Günleri’ deme sebebine. Dediğim gibi o kadar çeşitli insanlarla diyalog kuruyoruz ki en garip şeyler bile normalleşiyor. İnsanlar sürekli Aşk-ı Memnu var mı diye hevesle soruyolar, var deyip veriyoruz, ama kimse almıyor! Sebebi mi buyrun fotoğraflara 🙂

Önceleri kızıyoruz, yahu en son sayfasını okuyup gidiyorlar diye, sonra ifadelerini izleyip eğleniyoruz. Son günlere doğru ise fotoğraflarını çekmeye karar verdik. Gene de ne çok fotoğraf var değil mi? O kadar dalıyorlar ki kitaba, o kadar merak ediyorlar ki kim kiminle yakalanacak diye, fotoğraflarını çektiğimizi anlamıyorlar bile. Sonra o son sayfalarını okudukları kitabı fırlatıp gidiyolar. Blog yazarı İsmail Marazi’ye (Mustafa) “Halid Ziya Uşaklıgil imzaya gelecek mi?” diye sorduklarını öğrenince, “Aa Aşk-ı Memnu’nun kitabı çıkmış” diye daha önce sorduklarını duyunca pek de şaşırmadım.
(Diğer Aşk-ı Memnu Severleri tenzih ederim, ama fuardakiler böyleydi.)

Tüm bunlara rağmen, ortak zevklere sahip olduğum, öneri istediklerinde sevinerek yorum yaptığım insanlar da oldu. Çok dolu insanlarla sohbet etme şansım da.. Fuarın o hengamesinde 2 kitap okuyabildim.

Birincisi buydu :


Bu kendim kadar kitabı okumadım tabii 🙂 Eiffel Kulesi’nin mimarisini Fransızca anlatıyordu. Ne kadar da çok demir yığının kullanılmış şaşırdım kaldım.

Yayınevimizin sahibiyle birbirmize kitap öneriyorduk. Daha önce hiç duymadığım bir kitap getirdi, konusu değişikmiş bir bak istersen dedi. Kitabın ismi Paradokya, kitabın arkasında bilgilendirici bir bilgi yok. Hemen başladım pür dikkat okumaya.
Kitabı ortaladığımda, genç biri geldi, raftaki kitapları göstererek şu kitap nasıl, satıyor mu dedi, ben de yeni geldi şuana kadar pek satmadı, ama ben okuyorum ilginç bir kitap tavsiye ederim dedim. Nereden bileyim gelen kişinin kitabın yazarı Cem Gülbent olduğunu. Hem kitabı hem yazarını çok sevince, tür olarak benzer şeyler isteyenlere önerdim ve destek olmaya çalıştım. Kitabı bitirdikten sonra da kendisiyle röportaj yaptım. Önümüzdeki günlerde röportajı koyacağım.

İki senedir kitap fuarının en büyük müdavimleri okullar oldu. Daha fuar açılmadan, çocukların önce girme telaşıyla kapının önünde izdiham oluyordu. Kapı açılınca da Allah Allah nidalarıyla koşuyorlardı. O ses ne kadar ürkütücüdür bir bilseniz. Çünkü biliyoruz ki, bir anda standın her bir yanını yüzlerce çocuk saracak ve taramalı tüfek gibi bütün kitapların fiyatlarını sorcaklar. Ve ne yazık ki yanlarında para olmadığı için istedikleri kitapları alamayacaklar..

Yayınevi sahipleri, bugün kolejler gelecek diye seviniyorlar, kolejler sordukları kitapları alabiliyorlar çünkü.

Bu tatlı çocuk, poşetine bakılırsa pek yaşına uygun bir kitap almamış ama gene de ne iştahla okuyor 🙂

Kitap Fuarına birbirinden popüler yazarlar geldi. Birçoğunun önlerinde izdiham vardı, fakat öğrendiğime göre pek kitap imzalamamışlar, genelde fotoğraf çektirme kuyruğu varmış.

Şekil a:

Hulki Cevizoğlu’nun kadın hayranları onu hayranlıkla izliyorlardı.

Genel olarak satmak istediğim tüm kitapları satabiliyorum, yeter ki o kitabı gerçekten beğeneyim. Bunu bir istisna bozuyor. ‘Puslu Kıtalar Atlası’!! Yahu, o kadar mükemmel bir kitap, hiç kimse mi almaz! Geçen sene kitabın kapağına bağlıyordum, bu sene değişmiş kapak ama sonuç gene değişmedi. İçimde büyük bir yara var, bir gün tavsiye ettiğim birine bu kitabı aldıracağım. Bu yazıyı okuyanlara da tavsiye ediyorum, alın yahu! 🙂

Ve son olarak ‘en’ lere geldik:

Bu senenin çalınan kitapları Aşk-ı Memnu, İşaret ve Elif Şafak’ın Aşk’ı idi. En çok satanlar ise:

Bizim stand (Sentez) :

1. Elif Şafak -Aşk

2.İskender Pala-İki Darbe Arasında

3.Canan Tan- Yüreğim Seni Çok Sevdi

4-Alacakaranlık Serisi

5.Uçurtma Avcısı

İş Bankası:

1.Ay Hırsızı

2.Devlet-i Aliye

3.Sineklerin Tanrısı

4.Nutuk

5.Hayyam Dörtlükler

Yapı Kredi Yayınları:

1.Kuyucaklı Yusuf

2.Semerkant

3.Kürk Mantolu Madonna

4.Çivisi Çıkmış Dünya

5.Çavdar Tarlasında Çocuklar

7 Yorum

  • "yamukprenses"

    11 Mart 2010 at 22:38

    🙂 fuarı yorumlama şekliniz beni epey eğlendirdi, özellikle utanılacak yada gülünecek topluluğun gözlerine bant çekerek ifşa etmeyişiniz bana bu haberi hatırlattı!
    p.s. ben puslu kıtalar atlasını okumuş hatta ihsan oktay anarın tüm kitaplarını okudumuş ve çok sevmiş biri olarak sizi temin ederim ki, kendini çok belli etmeyen ama inanılmaz büyük bi kesim başucu kitabı yapıyor onun kitaplarını, içiniz rahat etsin:) aslında bende benzeri bi sıkıntıyı "kayra ve kinyas" kitabını liseye gidenlere mutlaka okusunlar diye empoze ederken yaşıyorum(kompozisyon gibi yorum oldu:)

  • burçak yıldırım

    11 Mart 2010 at 23:26

    yamukprensescim, sizin linkini verdiğiniz habere gülmekten öldüm diyebilirim. :))

    ihsan oktar anar'ı sadece bilenler satın alıyor. tavsiye üzerine alan hiç olmuyor. her tavsiye edişimde, tasvir cümlelerimi değiştirdim ama fark etmedi. kitap içeriği gibi gerçekten 'büyülü'.

    (uzun yorumları daha çok severim 🙂 )

  • ozge asveren

    12 Mart 2010 at 08:14

    Öncelikle yazıya bayıldığımı söylemeliyim.
    Bende büyük bir İhsan Oktay Anar hayranı olarak bloga yazmaya bile imtina ediyorum.Çünkü onu nasıl yazsam nasıl anlatsam eksik kalıyor.Yeri gelmişken söyliyim yeni kitabına az kalmış.

  • burçak yıldırım

    12 Mart 2010 at 08:48

    teşekkür ederim özge. evet onu anlatmak çok zor, belki de o yüzden kimse anlamadı değerini. zaten(iyi yönden bakarsak) bir gün bir kız önermişti kitabı olmayacak hiç.

    aslında bahsedemedim birçok şey, koyamadığım bir sürü fotoğraf var, çok uzatırsam sıkarım diye. belki eklerim gene aralara..

  • "yamukprenses"

    12 Mart 2010 at 15:15

    valla ben hiç sıkılmadım, ki bende uzun ve eğlenceli anlatımları severim 🙂

    *belki puslu kıtalar atlasını'nı anlatırken "aşk-ı memnu'nun yönetmenleri bir sonraki dizi olarak bu kitabı filme alıcaklarmış" derseniz ikna olup alırlar, yada son sayfasını okurlar ve hepsinin bekçinin rüyası olduğunu görürler ve bırakırlar! ama yine de denemeye değer :))

  • burçak yıldırım

    14 Mart 2010 at 20:23

    eheheheh tahmin ederim meralcim. yemin olsun ki, bir gün hepimizin ahdını alacağım ve bir kişiye bu kitabı satacağım!! :))

    yamukprensesin de dediği gibi bir dizi de filan çıksa patlama yapardı. misal, ezel dizisinde ramiz dayı 'alamut kalesi' kitabından alıntı yapıyormuş, kitap inanılmaz sattı. baya eski ve güzel bir kitap alamut kalesi, ama diziden sonra kulaktan kulağa yayılınca satılmaya başlandı.