Tezgahçılar

Bu blogu açalı altı yıl oluyor. Son zamanlarda yazmayı aksatsam da, paylaştığım yaratıcı işlere yorum yazarken yazılarımın alt metinlerinde genelde aynı şey oluyordu: Kurumsallığın sıkıcılığı, baskılanan yaratıcılığa atıf ve biraz da özeniş.
2012 yılında yazdığım Süreya’dan Kafka’ya Güçler İşler yazımda, yaptığım sıkıcı işin avuntusunu Darphane müdürü Cemal Süreya ve sigortacı Kafka’nın yaratıcılığında aramışım. Yazmak çok mucizevi, kendine dışarıdan tanık olmanın en saf hali. 2012 yılında yani üç sene önce yazdığım, hezeyan dolu yazıyı okuduğumda o an neler hissettiğimi hatırladım.
Bir gün konforlu alanımdan çıkmak üzere bir yazı yazıp önce şehir sonra ev sonra da iş değiştirdim.
Sonra konforlu alanımdan tamamen çıktım ve Tezgahçılar doğdu.
Hikaye şöyle, Bikafalar’ın kurucularından Bora ve Burak Bulut Fotoğrafçılık Atölyesi sahibi abim Burak Bulut bundan iki ay önce hadi beraber bir şeyler yapalım dediler. Ertesi gün, abim geldi ve bana dedi ki, hadi Burçak, bir şeyler yapalım. Neden bilmiyorum ama o an önce sağlam bir kahkaha attım ve hemen ardından abime tamam dedim.
Bu kadar basit bir hikaye aslında. Üçümüzün de birbirini tamamlayan kendine has yetenekleri vardı ve bir anımız bile ayrı geçmiyordu. Üstelik üçümüzün de etrafında her biri ayrı yetenekli, yüksek enerjili ve iyi kalpli insanlar doluydu. Tüm bunları birleştirmek için neyi beklemiştik, bilmiyorum.
Abime tamam deyişimin ertesi günü, Tezgahçılar ekibinin üç tezgahtarı evimin minik mutfağında oturduk, Savoy Pastanesi’nden aldığımız muzlu pasta eşliğinde bu cuma 2. haftasını dolduracak olan Tezgahçıların temellerini oluşturduk.
 DSC_0617-2B-1-
Biz neden kendimize Tezgahçılar diyoruz? Taksim’deki atölyemizde her ay yenilenen etkinliklerimiz var. Tıpkı bir tezgah arabasının üzerindeki çeşit çeşit ürün gibi, her etkinlik kendine has ve bir benzeri yok. Eğitmenlerimiz bir Tezgahtar, aracısız, kaynağından direkt olarak bilgiyi almak isteyenler için bilgi sağlıyorlar.
Tezgahçılar açılalı iki hafta olmasına rağmen birbirinden muhteşem insanlar bize CV’lerini ulaştırdı, bizimle çalışmak için. Birçok eğitmen bize eğitim vermek istediğine dair ulaştı, nasıl katkı sunabileceğini soran grafikerler oldu. Sosyal medya fenomenleri tanıtımımızı yapmak istediklerine dair mailler attı. Henüz tanışma fırsatı bulamadığımız pek çok insan, daha etkinliklerimiz başlamadan bile bizi çok sevdi:)
 DSC_0688-2B-1-
Şu an saat gece 02.04. Bu saate kadar site için içerik baktım ve bir yazı yazdım. Yani şu an çalışıyorum değil mi? Evet. İşte bu soruyu gün içinde devamlı kendime soruyorum. Şu an eğleniyorum, şimdi bu iş mi oluyor diye. İnsan eğlenirken de çalışabiliyormuş. Bu çok garip ve sanırım alışmam zaman alacak.
Kursların ilanlarını paylaştığımız anda telefonlar hiç susmamak üzere çalmaya başladı. Etkinlik takviminin ilk haftasında olacak kursların kontenjanları büyük oranda doldu bile. Üstelik Tezgahçılar’ı açalı daha iki hafta oldu. (Bunları içimden sık sık tekrarlıyorum:)
Bunları anlattım ama ne iş yapacağımızı anlatmadım: Alanındaki en iyi isimlerle insanı geliştiren ve mutlu eden türlü türlü etkinlikler düzenliyoruz. Şubat ayında yazarlık, video eğitimi, fotoğrafçılık, terapiler, tiyatro, müzik gibi zaten bu bloğun aşina olduğu çokça etkinlik olacak. Artık bu etkinlikleri tezgahcilar.com adresi için içerikleştireceğim ama etkinliklerden Tezgahçılar’a yansımamış bazı kırıntılar da buraya dökülecek.
Üç sene önce bu blog huzurunda yaptığım serzenişlerimi bugün gülerek okuyorum. Bu muhteşem bir his, ne olur yazın. Bol bol yazın. Ha bir de eğer benimki gibi ya da daha romantik hikayeleriniz varsa, [email protected] adresine gönderin, ücretsiz olarak şarkı olsun. Detaylı bilgiyi şuradan alabilirsiniz.

2 Yorum